Blog

Uzun Covid 19 (Long Covid-19) hastalığının süreli etkileri nelerdir?


Pandeminin süresi uzadıkça, koronavirüsün sağlığımız üzerinde yol açtığı zararlar giderek daha net şekilde ortaya çıkıyor. Bu makalede COVİD-19’un neden olduğu olası uzun süreli etkiler hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Virüs hastalıkları sinsi olabilir. Hastalığa yakalananlar, kimi zaman enfeksiyonu atlattıktan uzun süre sonra da semptomlardan yakınıyor. Özellikle zatürreyle birlikte yaşanan enfeksiyonlarda prensip olarak iyileşme süresinin uzadığı gözleniyor. COVİD-19 da bu bağlamda ne yazık ki bir istisna oluşturmuyor; hatta tam aksine bu durumla sıklıkla karşılaşıyoruz. Koronavirüsün çoklu organ virüsü olduğu kabul ediliyor. Akciğerin yanı sıra, böbrek, kalp, karaciğer veya beyin gibi diğer birçok organda ortaya çıkabiliyor. Bununla bağlantılı olarak COVİD-19 hastalığının gözlenen uzun süreli etkileri de farklı belirtilerini kapsıyor.

Çeşitli hastalık tabloları

Virüsün ve hastalığın yeni ortaya çıkan bir tür olması nedeniyle bugüne dek COVİD-19 hastalığının uzun süreli etkileri ve uzun vadede ortaya çıkan sonuçları henüz tanımlanmış değil. Dolayısıyla COVİD-19 hastalığının uzun vadede yol açtığı sonuçlar, tek tip bir olgu olarak değerlendirilmiyor; daha ziyade bazen farklı zamanlarda bazen de eşzamanlı olarak ve farklı şiddetlerde ortaya çıkabilen farklı hastalık tabloları şeklinde tanımlanıyor.

Nefes darlığından baş dönmesine kadar: Uzun covidin olası belirtileri

Hastalığa yakalananların yaklaşık yüzde 80’lik bölümü ya enfeksiyonun hiçbir etkisini hissetmiyor ya da hissettikleri etkileri çok az oluyor. Hastalığın hafif seyrettiği vakalarda koronavirüs enfeksiyon iki-üç hafta sürüyor. Ağır seyirli vakalarda ise akut hastalık dönemi iki kat daha uzun süre devam edebiliyor. Yoğun bakım tedavisinin alındığı durumlarda çoğunlukla çeşitli organlarla bağlantılı uzun süreli etkiler gözlenebiliyor. Kimi hastalarda, akut hastalık dönemi atlatıldıktan sonra sürekli yorgunluktan nefes darlığına, nörolojik bozukluklara, ani kusma vakalarına veya şiddetli baş dönmelerine kadar farklı belirtiler ortaya çıkabiliyor. Bu olgu “Uzun Covid” (Long Covid) veya Post-Covid-19-Sendromu” adıyla da tanınıyor. Uzun vadeli şikâyetleri bulunan hastaların bütün hastalardaki oranına dair güvenilir ve geneli temsil eden veriler henüz yok. Ancak Deutsche Gesellschaft für Pneumologie und Beatmungsmedizin’in (DGP-Alman Pnömoloji ve Suni Solunum Tıp Topluluğu) tahminlerine göre, hastaların yaklaşık yüzde 10’u bu türden uzun süreli etkilerden yakınıyor. ta

Ağır seyreden COVİD-19 vakalarında uzun covid

Ağır seyirli bir COVİD-19 hastalığına yakalanan hastalar, özellikle sıklıkla uzun süreli etkilerinden yakınıyor. İngiltere’de elde edilen veriler, hastalığı ağır geçirenlerin yaklaşık yüzde 40’ının, kısıtlı akciğer fonksiyonlarının iyileştirilmesi veya diğer organların daha iyi çalışması gibi nedenlerle tıbbi hizmetlerden daha uzun süre yararlanmak zorunda kaldığını gösteriyor. Çok sayıda hastada, hastalık belirtilerinin görülmeye başlamasından aylarca sonra bile akciğerlerde değişiklikler görülüyor. COVİD-19 hastalığı süresince Wuhan’da hastanede tedavi gören 1.700 hastanın yer aldığı bir araştırmada (bu sayfadaki bilgiler sadece İngilizcedir), hastaların yüzde 76’sının enfeksiyondan altı ay sonra da en azından bir semptomu gösterdiği ortaya çıktı. Buna göre hastaların yüzde 63’ü yorgunluk ve kas gevşekliği, yüzde 26’sı uyku bozukluğu, yüzde 23’ü depresyon ve anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıklardan şikâyetçiydi. Almanya’da gerçekleştirilen bir ön araştırmada da (bu sayfadaki bilgiler sadece İngilizcedir) benzeri sonuçlar elde edildi.

Hafif seyreden COVİD-19 hastalıklarının uzun süreli etkileri

Ancak uzun covid, hastalığın hafif seyrettiği hastalar açısından da sorun oluşturabiliyor ve farklı belirtiler ortaya çıkarabiliyor. Kimi hastalar sonradan ortaya çıkan hafıza bozukluklarından şikayetçi. Aynı şekilde korona enfeksiyonunun tipik bir semptomu olan tat ve koku duyusunun kaybı da hastalık atlatıldıktan sonra da uzun süre devam edebiliyor. Uzun covidin en sık rastlanılan belirtileirnden biri de aşırı yorgunluk (Fatigue)*. Bu durumdaki hastalar, akut COVID-19 hastalığını atlattıktan sonra da kronik bitkinlikten şikâyet ediyor. (Bkz. Bilgilendirme kutusu)

İlk COVID sonrası ayakta tedavi merkezleri ve özyardım grupları

COVID-19 sonrası ortaya çıkan gecikmiş belirtiler, yol açtıkları hasarlar açısından da spesifik değil ve bu konuda araştırmalar hala devam ediyor. Aynı zamanda mağdurlara yardımcı olmak ve yeni bilgiler edinmek için de önlemler alınmaya devam ediliyor. Bugün kimi kliniklerde COVID-19 sonrası (Post-COVID) ayakta tedavi merkezleri kurulmaya başlandı ve buralarda covidin uzun süreli etkilerinden şikâyetçi olan hastalara yardım sunuluyor. Ruhrlandklinik (Essen Üniversitesi Tıp Fakültesi) ve Jena Üniversite Kliniği bu konuda hizmet sunan ilk tedavi merkezlerini kuranlar arasında. Jena’da yardım için başvuranların yaklaşık yarısı (%46) hastalığı hastaneye yatmadan atlatan kişilerdi. Buradaki hastalarda özellikle aşırı bitkinlik (%60), depresyon (%40) ve bilişsel bozukluklar (%20) gibi belirtiler gözlendi. Berlin Üniversite Kliniği Charité** (bu sayfadaki bilgiler sadece İngilizcedir) covidi atlatmış hastalar için aşırı bitkinliğe yönelik olarak özel görüşme saatleri sunuyor. Bitkinlik semptomlarının altı aydan daha uzun süre devam etmesi durumunda, hastalar bu merkeze başvurarak tedavinin nasıl devam edeceğini görüşüyorlar. Aynı şekilde bugün artık birçok yerde özyardım grupları oluşmaya başladı.

*) Aşırı yorgunluk (Fatigue): Sinsice yaklaşan bitkinlik

Aşırı yorgunluk (Fatigue) devam eden yorgunluk, bitkinlik ve isteksizlik şeklinde kendini gösteren hastalığa verilen isim. Aşırı yorgunluk çoğunlukla kanser ve romatizma gibi kronik hastalıklarla ortaya çıkıyor. Aynı şekilde COVID-19 gibi virüs enfeksiyonlarından sonra da aşırı yorgunluğun ortaya çıkması mümkün. Bu hastalığın kaynakları henüz yeterince araştırılmış değil. Berlin Charité’nin covid sonrası aşırı yorgunlukla ilgili bilgilerin yer aldığı internet sitesinde, hastalığın kaynağının virüsün kendisinin olmadığı, enfeksiyondan sonra tekrar huzura kavuşamayan bağışıklık sisteminin olduğu belirtiliyor. Bu hastalıktan şüphelenenlerin aile hekimlerine başvurmalarında fayda var. Çoğunlukla “nekahet döneminde dinlenme”nin faydalı olacağı tavsiyesinde bulunuluyor: Sakinlik ve rahatlama, yeterli uyku, normal gündüz- gece ritmi, stresli durumlardan kaçınma. Aynı şekilde yoga, otojen antrenman, meditasyon ve nefes egzersizleri gibi rahatlama tekniklerinin de faydalı olduğu belirtiliyor.

**) Charité

Kaunak: suzammengegencorona.de

Bundesministerium für Gesundheit